30.06.2023 – Friday Khutba / Cuma Hutbesi
English
Topic: Disease of the Heart: Tajassus
Dear Brothers and Sisters!
Our religion, Islam aims for Muslims to reach a high level of ethics. Rasulullah (saw) has said, “I was sent only to complete good morals.”[1]
To see the development level of nations and civilisations only in terms of material progress and neglect the spiritual aspect would be a great loss. As required by Islam, we must measure the progress of individuals and society with moral and spiritual standards. Therefore, it is necessary to prioritise moral and spiritual development. Islam seeks to build a prosperous society where goodness, righteousness, and beauty prevail, rather than a society dominated by comfort and extravagance. What will save us from evil and lead us to become good individuals is undoubtedly the influence of Islamic ethics shaping our lives.
Dear Jama’ah!
One of the most important moral principles that a Muslim should have is to refrain from spying and interfering into others’ affairs. The term “tajassus” in ethics refers to secretly investigating and seeking to learn about someone’s private matters without their knowledge and consent. Our noble religion Islam, just as it disapproves of exposing what should be kept confidential, likewise considers prying into the privacy of others as wrong and has prohibited it. Allah (swt) mentions in the Quran: “O you who have believed, avoid much [negative] assumption. Indeed, some assumption is sin. And do not spy or backbite each other. Would one of you like to eat the flesh of his brother when dead? You would detest it. And fear Allāh; indeed, Allāh is Accepting of Repentance and Merciful.”[2]
Dear Brothers and Sisters!
In a hadith narrated by Abu Hurairah, the Prophet (saw) said: “O people who profess faith with their tongues but faith has not entered their hearts! Do not engage in backbiting against Muslims, and do not pry into their private affairs. For whoever investigates their hidden matters, Allah will also investigate their own hidden matters. And whoever Allah investigates their hidden matters, He will expose their actions, even within the confines of their homes, and disgrace them.”[3] We should refrain from prying into people’s private matters and show respect to their spaces. Every individual has their own privacy, which is undoubtedly sacred.
Dear Brothers and Sisters!
We should avoid investigating people’s flaws and speaking ill of them behind their backs. Especially, we should refrain from using social media for such purposes. We should not engage in slander by acting upon unverified information or doubtful sources. Instead of seeking out someone’s mistakes, we should strive to cover up their faults and errors.
The Prophet Muhammad (saw) said, “Whoever conceals the faults or flaws of a servant (of Allah) in this world, Allah will conceal their faults or flaws on the Day of Judgment.”[4] Let us not forget that one of Allah’s beautiful names is “Al-Sattar,” which means “the One who conceals sins and faults.” If we hide and cover the mistakes and flaws of others, Allah, in turn, treats us with the attribute of “Al-Sattar” and covers our own wrongdoings.
May Allah (swt) make us among those who do not persist in sin but seek purification through the doors of repentance. Amin.
[1] Muvatta, Husnü’l Halk, 8; Müsned, 2/381
[2] Surah Al-Hujurat, 49:12
[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 35
[4] Müslim, Birr, 72
Türkçe
Konu: Kalplerin Hastalığı: Tecessüs
Kıymetli Müslümanlar!
Rabbimiz, insanoğlunu sınamak için bir süreliğine dünya hayatını var etmiş ve anne babayı bu hayata gelişimize vesile olarak seçmiştir. Bir canın bedene bürünmesi için Âdem babamız ve Havva annemizden beri nice anne babanın yollarını kesiştirmiş, hayatlarını birleştirmiştir.İnsanı yoktan yaratan Rabbimiz, kendisine şükredilmesini emrettiği gibi dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babamıza da şükretmemizi emrederek şöyle buyurmuştur: “Bana ve ana-babana şükret.”[1]
Yüce dinimiz, anne ve baba hakkını o derece önemsemektedir ki Kur’an’ın birçok ayetinde Rabbimize kulluk etmek emredildikten sonra ikinci sırada anne ve babamıza iyi davranmak emredilir. Nitekim hutbemizin başında okuduğumuz âyet-i celîlede yüce Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır:“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”[2] Bir başka ayette ise Rabbimiz: “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin.”[3] diye buyurmuştur. Allah Resulü (s.a.v.) bir gün ashabına “Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?” diye üç kez sordu. Bunun üzerine ashâb-ı kirâm, “Evet, ey Allah’ın Resûlü.” diye cevap verdi. Ardından, “Allah’a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir.”[4] diye buyurdu.
Değerli Cemaat!
Anne-babayı razı etmek o derece önemlidir ki Allah’ın razı olması bile buna bağlanmıştır. Allah Resulü de bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise anne babanın öfkesine bağlıdır.”[5]
Mümin, Rabbinin yarattığı bütün mahlukata iyi davranan kimsedir. Bu iyi davranmayı en çok hak eden ise kişinin anne ve babasıdır. Nitekim bu gerçeklik İbn Mes’ûd (r.a.)’ın rivayet ettiği bir başka hadîs-i şerifte şöyle ifade edilmektedir: Bir adam Hz. Peygamber’e “Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz şöyle cevap verdi: “Vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihat etmek gelir.”
İnsanın dünyadaki mutluluğu anne-babasına nasıl davrandığına bağlı olduğu gibi uhrevi kurtuluş veya hüsranı da buna bağlıdır. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak ana kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmış!”[6]
Muhterem Müminler!
Anne-babaya iyilik yapmayı emreden, onlara kötülük yapmayı yasaklayan onlarca ayet ve hadisten yola çıkan âlimlerimiz, bir müminin anne ve babasına karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri ayrıntılı bir şekilde açıklamışlardır. Bu vazifeler arasında en öne çıkanlar şunlardır:
Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak, hiçbir şekilde incitmemek, dine aykırı olmayan isteklerini yerine getirmek, onları memnun etmek, yanlarında yüksek sesle konuşmamak, geçim sıkıntısı içinde iseler geçimlerini sağlamak, hastalık ve yaşlılık sebebiyle hizmete muhtaç hâle geldiklerinde seve seve kendilerine hizmet etmek, onlara “öf” bile dememek.
Anne ve babalarımız öldükten sonra da onlar için yapmamız gereken vazifeler bulunmaktadır. Bunlar arasında en önde gelenleri şunlardır: Onları rahmetle anmak, dua etmek, onlar adına hayır ve hasenatta bulunmak, meşru olan vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına iyilik etmek ve onlara kötü söz söylenmesine sebep olacak davranışlardan sakınmak.
Rabbimiz hayatta olan anne ve babalarımıza sıhhat ve afiyetler ihsan eylesin ve bizleri, Rabbimizin emrettiği ve Allah Resulü’nün tavsiye ettiği şekilde onlara iyi davranan, hayırlı evlat olma payesine erişenlerden eylesin. Rabbimiz vefat etmiş anne ve babalarımıza rahmet eylesin.
[1] Lokmân suresi, 31:14
[2] İsrâ suresi, 17:23
[3] Enʻâm suresi, 60:151
[4] Buhârî, Edeb, 6
[5] Tirmizî, Birr, 3
[6] Tirmizî, Birr, 3